Cuma, Haziran 28, 2013

Gezi Turnuvası - 4.Maç - Zagor vs Kundakçı Zabıtalar

Eylemin bu kadar ses getirmesinin en büyük mimarlarından birisi, boş vakitlerinde zabıtacılık da yapan bu kundakçı vatandaşlardır. Gezi direnişinin ilk günlerinde hiçbir şiddet eylemi göstermeyen eylemcilerin çadırlarını tek tek tutuşturup, halkın büyük bir kesiminin ayaklanmasını sağlamışlardır. Buradan performanslarını izleyebilirsiniz. Bununla birlikte turnuvada, genellikle kas gücüne dayalı rekabete, ateşi de ekleyerek yeni bir boyut da katmışlardır.

Parmaklara Dikkat Ediyoruz...
Maalesef gene görüntüler kameralara yansıdı ve olayları zorbalıkla kapatamayan hükümet halkın bir kesiminin isyanı sebebi ile bu komüniste, dinsize, entele,  şerefsize, eşcinsele karşı canını hiçe sayarak kendilerini yakma pahasına kundaklamalar yapan bu vatan evlatlarını zabıta teşkilatından atmak durumunda kaldı. Ama olsun. Bu devran da döner. Milli iradenin çelik yumruğu bu direnişçilerin üzerine tam insin, o  zaman, işin cefasını çeken bu vatan evlatları ödüllendirilir ve bir üst makam olan polisliğe terfi ettirilir. Biz ne zaman ne yapacağımızı iyi biliriz.
  
Hazır bu kundakçı zabıtalar meslekten atılıp boşta kalınca, onlara da bir teklif yapar ve turnuvaya davet ederiz. Zagor’un direnişçilerin yanında olduğunu söylememiz zaten turnuvayı kabul etmeleri için yeterli olur. Onlara da atıldıkları işlerinin acısını unutturacak bir fırsat çıkar. Hırsla, “saat kaçta nerde” derler…
  
Göte Çelik Don Giyen Kundakçı
Kundakçı takımı 7 kişiden oluşmaktadır. 4 eski zabıta ve 3 eski taşeron firma adamı. Hepsi çakmaklarının gazlarını az önce 1 tl’ye fulletmiş, rahatlıkla düşman bildikleri bir insanı, bir çadırı, bir evi yakabilecek kadar haysiyet yoksunu, kısacası tam bir savaşçıdırlar. Birinin elinde benzin dolu bir bidon da vardır. Zagor karşısındaki tipleri görünce hafif çekinse de “ulan iyi lav silahını akıllarına getirmemişler, buna da şükür” diye sevinir. Ancak herkesin cebinden çıkardığı ucunda paçavra olan şişeleri görünce sevinci kursağında kalır. Adamlar profesyonel bir biçimde Molotof kokteyli hazırlamışlardır, nereden ve niye öğrenmişlerse...

Zagor plan yapmaya fırsat bulamadan birinin elindeki molotofu tutuşturduğunu ve fırlatmak için havaya kaldırdığını görür. Düşünmeden, içgüdüsel olarak baltasını fırlatır. Molotof, atan zabıtanın tepesinde kırılarak patlar. Üstüne düşen yakıcı sıvıdan yer yer yanmaya başlayan zabıta can havli ile sağa sola kaçışır.
Önüne ilk gelen arkadaşına sarılarak kendini söndürtmektir planı. Elinde benzin bidonu olan ve az öncesine kadar şişelere benzin koymakla meşgul zabıta, kendine doğru gelen ateş topunu görünce panikler, geri geri kaçmaya çalışırken kapağı açık benzin bidonu ile yuvarlanır. Benzin hem üstüne hem de sağa sola, tüm yere dökülür.  Zagor vallahi bunlar şaka maka tüm Galata'yı yakarlar diye bırakır karşılaşmayı, koşa zıplaya ileride gözüken Toma’nın yanına gider.

2-3 dakika sonra, zabıtalar sakarlıkları ile birbirlerini yakmaya devam ederken Toma devreye girer. Tomanın tazyikini yiyen zabıtalar 10 metre ileriye savrulurlar. Sönmüşlerdir ancak tazyiki yiyip de ayağa kalkabilen yoktur. Yüzlerindeki düşünceli ifadeden “yanıp kül olsaymışız daha iyiymiş aq” diye düşündükleri anlaşılıyordur. Gezi parkındaki gönüllü doktorlar ilk müdahaleleri yapar.  Birkaç kırık, birkaç 2. derece yanık ile kurtarırlar paçayı. Zagor,  “bunlar bir daha sigara bile yakamazlar” diye düşünerek ayrılır yanlarından. Karşılaşma biter. 

Perşembe, Haziran 27, 2013

Gezi Turnuvası - 3.Maç - Zagor vs Antalyalı Otoparkçı Polisler

Sıcak gündem sebebiyle diğer onlarca rakibinin önüne geçerek 3.maçta Zagor’un karşısına çıkmaya hak kazanmışlardır.  Hem de hep İstanbul'dan rakip çıkartıyorsunuz, torpil mi var yoksa şüphelerini dağıtmak için bu seferki rakiplerimi Antalya'dan. Başbakanımızın  “polis destan yazdı”, “polis hukuk dışına çıkmamıştır” sözleri ile, Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin serbest bırakılması ile  yaptıkları tüm zorbalıklar resmi ve gayrı resmi olarak affedilen bir teşkilattan önümüzdeki günlerde daha da korkunç örnekler bekliyoruz hiç istemesek de.
 
Paralel Ekip Çalışması
 "Sıradan faşizm" diye bir kavram var. Hayatı anlatmaya çok yardımcı olduğundan sık kullanıyorum. Bu kavram için kabaca artık yadırgamadığımız ve doğal karşıladığımız faşizm diyebiliriz. Faşizm’in günümüzdeki en büyük düşmanı aslında insanları izleyebilmek için kendi eliyle yarattığı, Big Brother ile teorisini şekillendirdiği günümüzde hemen herkesin elinde olan çok sıradan bir cihaz olan kamera. Büyük şehirlerde, göz önündeki olaylarda yaşanan polis zorbalığını hepimiz görüyoruz. Videolarını seyrettiğimiz bu olaylara göz önünde olduklarından dolayı en kontrollü polis müdahaleleri diyebiliriz. Bir de göz önünde olmayan polis şiddeti var ki anlatmaya yürek dayanmaz. Sıradan faşizm kameralara yansımayan faşizmdir. “Polis öğrencileri dövmüş”, sözüne , “amaan  kimse durup dururken birini dövmez, kimbilir ne yapmışlardır” diyebilmektir.

Garaj ambiansında Figh Club Havası
 Antalya’daki, bir otoparkta kıstırdıkları üç gençten ikisini feci bir şekilde döven polisler bunların en masum örnekleri. Performanslarının tamamını buradan izleyebilirsiniz. Maalesef yerini bilmedikleri kameralar yüzünden, soruşturma açıldı ve  birkaç tanesi görev yerini değiştirmek zorunda kalacak. Çok uzak bir semte gönderilirse belki evinden bile taşınabilir. Düşünün nakliyat şirketi bul, eşyaları kolile, boya badana… Zulmü görüyor musunuz? Kamerasız bir köşe bucak yok mu bu memlekette? 

Gelelim maça:

İlk Tahmin: Kaskları bile yok. Göbekli taşra polisinin işi zor. 
Olasılıklar: Karşılaşma polisleri motive etmek için gene aynı otoparkta düzenlenir. 10 adet polis, ellerindeki joplarla Zagor’un karşısına dikilirler. Gongun sesi ile hep birlikte “alla halla” nidaları ile Zagor'u çembere alıp, Zagor’un üzerine çullanırlar. Bir curcuna olur. Polislerin oluşturduğu çember bir polisin sırtüstü uçarak Otopark duvarında patlaması ile bozulur. Haydaa. Bu seferki rakip öğrenciler gibi bir şey yapmadan durmuyor, karşılık veriyordur. Polisler bu direnişe içgüdüsel olarak şaşırır ve iyice öfkelenirler. Zagor karşındaki polis’in çevik kuvvet gibi kasklı, korumalı değil, gömlekli pantullu, çüklü taşaklı sıradan taşra polisi olduğundan yumruklarını normal mod’a getirir. Tabi ki direkt çenesine yumruk yiyen bir polis bir daha ayağa kalkamaz. Zagor etrafındaki polislerden üç beş jop yese de kolaylıkla polisleri ayıklar teker teker.  Baltasını çıkarmasına gerek bile kalmamıştır. En sona özellikle amir kılıklı gözüken yaşlı polisi bırakır. Polis heyecanlanmıştır. “

-Benim düğmem altı aydan başlıyor biliyor musun” diye bağırır. 
-Düğmeni koparmayacağım merak etme
-Nasıl koparmıycan, herkesi paramparça yaptın, senin hayatın kaydı zaten merak etme hiç
-Burada dürüst bir şekilde bir karşılaşma yapıyoruz amir efendi; hem siz savunmasız öğrencileri delicesine joplamışken bu yediğiniz sopa çok az size.
-O öğrenciler polise taş attılar bir kere. Anarşik komünüs olmasınlar diye en doğrusunu yaptık, derslerini aldılar.
-Tamam işte ders alma sırası şimdi sizde. Aha bu biiir,  diyerek ilk tokadı aşkeder amir bey’e zagor.

Polis suçluları ya da şüphelileri sadece yakalar ve mahkemeye sevk eder, onlara ders veremez.

-Bu ikiii. (elinin tersiyle soldan sağa bir tokat patlatır)

Savunmasız birine dayak atmak, işkence yapmak Türkiye'de ve tüm dünyada suçtur.”

-Aha bu da üüüç (çene altı, aparküt tabir edilen yumruk ile amirimiz uçuşa geçer, duvarın dibine un çuvalı gibi yığılır.)

Kanunsuz bir emri yerine getirmek de suçtur.
 Ders yarım kalır…

Pazar, Haziran 23, 2013

Gezi Turnuvası - 2.Maç - Zagor vs Gazman

Kırmızılı kadın ile tanıdık onu. Güzele, iyiye, doğruya, masuma duyduğu büyük nefret en büyük gücü. Son teknoloji ekipmanı düşmanda tırsı ile karışık bir kahkaha hissi uyandırıyor. Kendisini zirai ilaçlama elemanıyla üzerindeki üniforması sayesinde karıştırmıyoruz. Diğer polisler gibi sayılı fişekle değil, sınırsız cephanesiyle (#Unlimited ammo hilesi) gazı  dur durak bilmeden sıkıyor. Tek silahı gazı olduğu için, tüp bittiğinde yeni tüp alana kadar çok savunmasız.
Bu esnada yakalarsanız “abi ayağı” ile zaman kazanma özelliği var. Bu zayıf yönünü oluşturuyor. Yılan gibi yakından etkili, uzaktayken hiçbir caydırıcılığı kalmıyor. Çok seri hareket edebiliyor. Elleri gaz tabancası ile meşgul olduğundan tekmelerini zamanla geliştirmiş. O hızda hareket ederken tekme atabiliyor. Şuradan, dosta korku, düşmana güven veren bir performansını görebilirsiniz.

Sıktığı gaz solunduğunda genizden mideye doğru bir yanma hissi uyanıyor. Gazın vücut ile temas eden yerleri yanma duygusu ile zonklamaya başlıyor. Derinizin kalın bir tabaka ile kaplandığını sanıyorsunuz. Esasında yaptığı tahribat psikolojik. Eğer astım vb solunum ile ilgili bir sıkıntınız yok ise gazın etkisi çabucak geçiyor ancak haksızlığa uğrama hissi insanı mahvediyor.

E bu sefer karşında hem psikolojik hem de fizyolojik olarak hazır, gazın tillahını Profesör Verybad ile denemiş Zagor var. Tüpü fulle, bekliyoruz.

Karşılaşma Gazman’ın tetiğe basması ile başlar. Fight bile diyemeyiz. Nasıl heyecanlandıysa artık, beklemeden sıkmaya başlar gazı. Bir yandan da rakibinin etrafında son sürat döner durur tıpkı avını ağa saran bir örümcek gibi. Enterasandır ama Zagor’da tek hareket olmaz. Gazman döner, döner, döner. 15 dakika sıkar gazı. Gaz biraz azalmaya başladığında sırtını silkeleyip, sırtındaki tüpü çalkalayıp dipte kalanları da boşaltıp nihayetinde soluk almak için duraklar.

Göz gözü görmüyordur. Gazman ellerini dizlerini üzerine koyar. Yorulmuştur. Maskesi adrenalinden komple buhar olmuştur. İşaret parmağını yandan sokarak siler camı. Zagor hala gözükmüyordur. Gazman merakla ortaya doğru yaklaşır, dağılmaya başlayan dumanı elleriyle yelleyip rakibini görmeye çalışır derken SOCK sesiyle şimşekler çakar.
Gazman lisedeki yavuklusu Serpil ile elele kırlarda dolaşmaya başlar. Yere serilmiş yatarken, yer yer buğulu olan maskesinden bile belli oluyordur mutlu olduğu.

Karşılaşmanın galibi belli olmuştur ancak Zagor’un öfkesi dinmemiş gözükmektedir. Sakince yerde yatan Gazman'ın yanına gelir. Gazman, yavuklusu ile koşmayı bırakmış, başını onun dizlerine koymuş gökyüzünü seyrediyordur sırıtarak. Zagor tüpü buruşturur, gaz tabancasının ucunu Gazman’ın maskesine sokar ve tüpün içinde kalan son gazı Gazman’a ver eder.

3-5 saniye gazı soluyan Gazman ışınlanarak memleketten döner. Gözlerin yuvalarından fırlamıştır. Maskeyi süratle yüzünden sıyırır. Koşa koşa uzaklaşır. "Limon, talcid, doktooor!!!" sesleri uzaklaşır, uzaklaşır ve biter. 

Cumartesi, Haziran 22, 2013

Gezi Turnuvası - 1. Maç - Zagor vs Beyaz Gömlekli Adam

Zagor’u, “Zagor vs Diğerleri”  bölümümüzde  bugüne kadar çok rakiple dövüştürdük.  Rakipler neredeyse bitmişti ki, başbakanımız sağolsun bize sıfırdan bir turnuva yapacak kadar çok rakip çıkarttı. Bize de durumdan vazife çıkartmak, akarken doldurmak kaldı. (ellerini ovuşturur) Gelin hep birlikte bu güzel turnuvanın tadına varalım:
Zagor vs Beyaz Gömlekli Adam

İlk Tahmin: O gömlek kızıla döner.
Olasılıklar: Önce biraz rakibimizi tanıyalım. Beyaz gömlekli adam, Gezi parkı direnişinin ilk günlerinde ortaya çıkıp olayların daha da büyümesine vesile olarak  kahraman oldu adeta.   Sonradan öğrendik ki sivil polismiş kendisi. Güçlü değil ama sinsilik puanı 90. Mertçe dövüşmediğinden tehlikeli. En büyük gücü beyaz gömleği. Bu gömlekle avına onu ürkütmeden yaklaşıp, polis olduğunu belli etmeyip birden üzerine çökebiliyor. Özellikle savunmasız biri iştahını iyice kabartıp, daha da saldırganlaşmasına  sebep oluyor. Uzmanlar, beyaz gömlekli ile karşılaşıldığında asla eğilinmemesi, çömelinmemesi, savunmasız gözükülmemesi , aksine dik durarak ondan daha uzun daha heybetliymişcesine durulması uyarısında bulunuyor.

Tabi ki her kötünün olduğu gibi onunda zayıf bir yönü var: Objektifler. Kamera objektifi, fotoğraf makinası objektifi, hatta elinizi yuvarlak yapıp gözetleme hareketi yapmanız bile Beyaz Gömlekli Adam'ın anında munisleşmesine, yumuşamasına, şeker gibi bir adam olmasına sebep oluyor.

Rakibimizi biraz tanıdıktan sonra, girizgahtan sıkılan sıkılan seyirciyi de düşünerek, tarafları AKM'nin önüne çağırır ve aniden Fight deriz. Off, gel de bir sigara yakma şimdi...

Karşılaşma öncesinde birbirinden korkunç pozlar veren Beyaz Gömlekli'de,  karşısında etkisiz hale gelmiş, savunmasız bir eylemci yerine dimdik duran, pazusundaki kasları seyiren, çelik gibi bakan Zagor’u görünce hoşafın yağı kesilir. Etrafına acıyan gözlerle bakar. Elindeki odunu yere atar. Abi ben de eskiden Teksas Tombiksin hastasıydım, sana da hayrandım diye Zagor’a yaklaşarak  goygoya başlar.

Normalde Zagor karşısında bu şekilde sefil biri görünce elini bile kaldırmaz ama az önce eylemcilere zulmedilen gezi parkı videoları ile provoke edilince (az değilim ha) 
sinirlerine hakim olamayıp tokadını Beyaz Gömlekli’nin sağ yanağına aşkeder. Mevlevilere taş çıkartırcasına, kendi ekseni etrafında dönerek 5 metre geriye savrulur Beyaz Gömlekli. Yanağını tutarak ayağa kalkar ve “abicim ben sizi çok sever sayarım” ayağı ile izaha girişip Zagor’a yaklaşır. Sağ yanağı kıpkırmızı, nabız gibi atıyordur. Zagor yanağı gören de, merhamet duyguları uyanır. İkinciyi vurmaya kıyamaz. Beyaz gömlekli “abi, abicim” diyerek Zagor’a elini uzatır. Zagor, içinden lanet okuyarak arkasını döner ve gitmeye yeltenir. Beyaz gömlekli bu fırsatı kaçırmaz, belindeki silahı çıkararak, kabzasıyla arkası dönük Zagor’a vurur ve silahını ensesine doğrultur. Zagor döner ve nefretle bakar. Beyaz Gömlekli’nin elinde silah olmasına rağmen dizleri titremeye başlamıştır. Demek ki gerçekten küçükken Zagor okumuş, Zagor’un silahla tehdit edildiğinde neler yapabildiğini hatırlıyor ve dizlerinin titremesine engel olamıyor. 

Zagor, hiçbir şey yapmaz. “Bas ulan yüreğin varsa şerefsiz” diye bağırırak dimdik karşısında durur. Beyaz Gömlekli’nin titremesi ellerine kadar ulaşır. “Ne diyorsun lan sen, kimsin lan sen, çapulc.. çapu...” diye efelenmeye çalışsa da vücut teslim olmuştur bile. Dizleri üzerine çöker. Silahı tutan elleri gevşer. Yere kapaklanarak ağlamaya başlar. Zagor hala kıpırdamıyordur. Yerdeki Beyaz Gömlekli’ye acıyarak bakar. Artık karşılaşmanın bir anlamı kalmamıştır. Zagor yerdekinin üzerine tükürür ve arkasını dönüp uzaklaşır. Müsabaka biter.