Salı, Eylül 25, 2007

Zagor Gerçekten Ölümsüz müdür?

Öncelikle sakin. “Gene geyik bir yazı geliyor, ne ölümsüzü, ne ilahı, o Kızılderililerin uydurması” demeyin. Hele okuyun bir…

Bildiğiniz gibi Kızılderililer Zagor’a “Baltalı İlah” diyor. Bu Baltalı İlah yakıştırmasını semantik olarak incelersek, daha çok “tanrı” anlamında kullanıldığını görürüz. Bununla birlikte “ilah gibi çocuk” , “ilah gibi grup” , “sen ilahımsın artık” gibi kullanımlara bakarak, ilah ile, sadece niteliksel olarak tanrı değil, tanrı gibi anlamının kast edildiğini çıkarabiliyoruz. Yani "baltalı ilah" sıfatı yerleri gökleri yaratan, istediği her şeyi oldurabilen anlamına gelmiyor. Peki neden Kızılderililer Zagor Tenay’a baltalı ilah diyorlar? Çünkü Za-gor Te-nay baltalı ilah demek zaten. Ahahah. Olmadı. x=x sonucunu bulan liseli öğrenci olduk. Öhhm.. Baltalı ilah sıfatının nedeni, Zagor’un ölümsüz olmasıdır ya da sanılmasıdır. Evet, mutabıkız değil mi? Peki gerçekten ölümsüz müdür Zagor? Ya da ölümsüz müdür Zagor gerçekten peki? Hı? Zagor okuyucusunda şöyle bir eğilim var. Zagor adaleti yerine getirebilmek için, Kızılderililerin cehaletinden ve metafizik özelliklere yatkınlıklarından faydalanıp “ilah” olarak gözükmek için çeşitli hileler yapar. (ver duman, ver havai fişeği) Gerçekte ilah değildir. Ölümsüz değildir.

Önceleri ben de bu şekilde düşünüyordum ancak okuduğum yüzlerce maceradan sonra artık aydığımı söyleyebilirim. Zagor tabi ki tanrı anlamında bir ilah değildir ancak cahil Kızılderilileri yönetmede kolaylık sağlaması açısından ilah rolünü de oynayan bir ölümsüzdür. Evet, Zagor gerçekten ölümsüzdür.

Sadece Zagor değil, şu anda bu yazıyı okuyan, canlı olan her insan ölümsüzdür. Öleceğini garanti edemezsiniz. Ölene kadar ölümsüzlük iddiasını korur. Eğer ölürse ölümsüz olmadığı anlaşılır ancak şu anda bu kanıya varmak imkansızdır. Aslında anlatmak istediğim bu tür bir ölümsüzlük değil. Gerçekten ölmemekten bahsediyorum. Hiçbir zaman ölmeyecek olmaktan. Zagor hiçbir zaman ölmeyecek bir ölümsüzdür.

Belki yaratıcısı Ferri’nin bile aklına gelmemiş olabilir Zagor’un gerçekten ölümsüz olabileceği. Hatta Zagor'un dostları ve dahi kendisi bile bilmiyordur ölümsüz olduğunu. Bunu anlayabilmek için olayların içinden sıyrılıp tepeden bakmak kâfi aslında. Bakın tüm maceralarına; hiçbirinde ölümsüzlüğüne halel getirecek bir kanıt bulamazsınız. Aksine, babasıyla görüşmek üzere öte dünya benzeri mistik bir yolculuğa çıktığı, renkli basılan “Gökkuşağı Köprüsü” macerasında; Zagor, bilekleri kesilip öldüğü halde, ilahi bir güçle (Manitu, Allah, Büyücüler vs vs) tekrar canlanmış neticede ölmemiştir. Onun dışında, sürekli yaralanması, bayılması, kanının akması, Kızılderililere ilah (tanrı) numarası yapıp, dumanlar eşliğinde belirmesi vb hiçbir gerekçe onun ölümsüz olmadığını kanıtlamaz. Tersine tüm bunların açıklamasını düşündüğümüzde Zagor’un gerçekten ölümsüz olduğunu bir kez daha idrak edebiliriz. Zagor ölümsüz olduğu için binbir çeşit macerasındaki binbir çeşit düşmanının elinden kurtulabilmiştir.

“Hocam manyak mısın nesin, böyle kanıt mı olur” dediğinizi duyar gibiyim. Sensin lan manyak!

Çarşamba, Eylül 19, 2007

Zagor'un Albümünden (2)

Ne demiş Shakespeare : "Ağlarsa anam ağlar gerisi ninja tosbağalar."

Esasında üzerinde çok tartışılacak, sansasyonel bir kare değil Zagor’un ağlaması. Ancak çok nadir görülmesi ile bir ilgiyi hak ediyor. Hep vurguladığımız gibi Zagor her ne kadar bir çizgi-roman kahramanı ve Baltalı İlah olsa da insani özelliklerini yitirmemiştir. O da hepimiz gibi, döver, sever, sinirlenir, kendini kaybeder, üşür, hacetini giderir, tırık olur ve nihayetinde ağlar da. Nice ölümler gördü Zagor... Annesiyle babası neredeyse gözlerinin önünde öldü. Onu yetiştiren, Zagor olmasını sağlayan nitelikleri veren avcı Fitzy onu kurtarmak için gözünün önünde uçuruma düştü. Kaç defa Çiko’nun öldüğünü sandı. En yakın dostlarını kendi eliyle gömdü. Annesini babasını deliler gibi özleyip bunalımlara girdi. Normal bir insanın başına gelse derbeder olması, meczup olması, Müslümcü olması kaçınılmaz olan olaylarda Zagor’un gözünden tek bir yaş bile damlamadı. Bununla birlikte Zagorumuz’u Seminoller’in şefi Manetola’ya bir daha görüşmemek üzere veda ederken kendini tutamayıp ağlarken görüyoruz. Ölümü kabullenip ona bu kadar dayanıklı olan Zagor bir dostundan ayrılırken patlayabiliyor. Bu da bize Zagor’un duygusal olarak Bir psikiyatriste tez yazdıracak kadar yoğun ve karmaşık bir kişiliği olduğunun emarelerini veriyor. Oysa arada salsa kendini, biraz hıçkırsa, Babam ve Oğlumu seyredip ağlasa bir şeyi kalmaz ama Baltalı İlah olmanın bedellerinden biri de bu. Ayrıca onlar gözyaşı değil, ter.

Pazartesi, Eylül 17, 2007

Zagor'un Albümünden (1)

Blogumuzun bu bölümünde Zagor’un albümünden, kimsenin duymadığı bilmediği en mahrem, en enteresan kareleri inceleyeceğiz. Darkwood’da neler oluyor, kim kiminle nerede, inler outlar, şıklar rüküşler, şölenler danslar… Artık hiçbir şey gizli kalmayacak.

Bildiğiniz gibi Zagorumuz genelde pek espri yapmaz. En fazla Çiko’nun esprilerine “Hahaha ömürsün Çiko” , “Gene mi acıktın haylaz ahaha” şeklinde gülerek Çiko’nun mizahına ortak olur. Peki neden espri yapmaz?...Mizah yeteneği mi yoktur yoksa kahramanlığının, ilahlığının getirdiği duruş sebebiyle mi espriyi tercih etmez? Sorular…Sorular…
Üstteki karelere baktığımızda görüyoruz ki, Zagor insanları güldürmek için bir nevi şebeklik yapmakta, mizah anlayışının Nejat Uygur ile Levent Kırca arasında bir noktada olduğunu ipuçlarını vermektedir. Gönül ister ki, kahramanımız tüm üstün özelliklerinin yanına mizah kabiliyetini de ekleseydi de tüm gülmece olayını Çiko’nun oburluğu ile çözmeseydi. Ancak düşününce… 1800’lerin Amerikası'nı, Darkwood’u düşününce, Zagor’un Biraz daha mizahi bir kahraman olup aşağıdaki lakırdıları ettiğini hayal ediyorum da:

-Oo, oturan boğa… sana neden bu ismi verdiler yav? Boğanın neresine oturdun ki?
-Oturan Boğa hocam , sen Esen boğa havalimanını biliyon mu? Ehehehee.
-Lan Gri Geyik, iki gündür bi geyik yaptığın yok varsa yoksa, ugh mugh. Kafam tuttu ha. Sar bakam ordan bi cigaralık.
-Hşş, Tonka eğil bak bişi söyleyecem. Oğlum g.tün başın açıkta lan.. Takım taklavat meydanda. Koca şefsin yakışıyor mu sana? Git bi pantul diktir kendine.
-Hşş, Doc… Abızıttın mı? (…) Zzzzzzzt darkvuut.. Muhahahah.
-Çiko… haşgeryar var yer misin? Ahahahah.
-Lan beyaz kurt.. Oğlum şeyini sallasan Beyaz Kurt’a çarpıyor. Senin ismin Recep olsun artık. Ehehe.
-Rabson.. olum gittin müendiz oldun, geldin buraya toz toprağın arasında sürünüyosun. Sürdüler mi olum seni, reagencı mısın sen? Aldıralım mı senin tayini San Francisco'ya?
-Gitar jim, cebimde 1 dolar olacak benim elerim ıslak. Elini sokup alsana. (…) Puahahaha. Çekme lan hemen, n’oldu ısırdı mı? Muhahaha..

N’oldu. Biraz mizah duygusu katalım dedik, Zagor hemen terbiyesizliği ele aldı. Gördüğünüz gibi Zagor’u bozuyor mizah. Netice itibariyle mizah gücü olmayan kahraman o yıllarda iyi bir seçim gibi gözüküyor. Karıştırmayın ötesini.