Cuma, Haziran 24, 2011

Zagor Poşete mi Girdi?

Bu haftaki malzememiz  Çrop’un da yöneticisi, çizgiromancı Ümit Kireççi’den. Miray Sahaf’ın dış vitrin rafından çekilmiş bir kare. Zagor poşette. Kapaktan anlaşıldığına göre Zagor  gene manyak bir maceraya girmek üzere. Beyaz kadın ticareti  yapan adamlar Darkwood’a musallat olmuşlar da Zagor’da sermayeleri kurtarmış gibi.  Çizimler çok gerçekçi.
“Hey adamım nesin sen ha?” dediğinizi duyar gibiyim. Heey! Sakin olalım! Önde başka bir kitap var. Zagor henüz poşete girmedi.  Daha doğrusu muzır bulunarak poşete girmedi. Yani "Muzır Kurulu" henüz Zagor’u okumadı da diyebiliriz. Çünkü, Zagor’un Gambit’le, Frida ile, özellikle Çiko ile yalnız başına kaldıkları sahneleri okusalar, bırakın poşete sokmayı, Zagor’u gözleri bantlı bastırmaları muhtemel. Hayır canım, abartmıyorum.

Şirin ülkemizde Muzır Kurulu diye bir kurul var bildiğiniz gibi. Tam adı “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu”  Ben de adını Türkiye’nin yakın tarihini anlatan kitaplardan  biliyordum.  Eskiden yasakların dorukta olduğu dönemlerde sık sık toplanarak  tüm Türkiye’yi muzır neşriyattan korumuşlar sağolsunlar. Ne olacak canım 60’lar, 70'ler, 80’ler, zor yıllar, darbe dönemleri, olur öyle deyip geçmiştim ki, geçen haftalarda  yedikleri nane ile bu kurulun halen ayakta kaldığını hayretle gördüm. Evet halâ yayına neşriyat  diyen adamlar vardı ve bunlar toplanıp kafalarına göre bazı yayınları muzır bulup yasaklayabiliyorlardı.

“Kimdi bu adamlar? Neye göre, kime göre muzır tanımları vardı? Kuralları, yaptırımları, çalışma prensipleri neydi acaba” diye küçük bir araştırma yaptım ve hayretim gitgide arttı. Tıpkı Martin Mystere’deki “Kara Adamlar”a benzeyen bir örgüt ile karşı karşıyayız. Haklarındaki yazılı bilgi Kara Adamlar'dan daha az. Ne bir web sitesi ne bir broşür. Sadece “küçükleri muzır neşriyattan koruma kanunu” adlı bir kanun maddesi ve bu kanun maddesine göre kurulup toplanan 10 kişiden oluşan, Başbakanlık’a bağlı  bir örgütün bilgisine sahibiz. Örgüte sadece 15 yıl boyunca kamu görevi yapmış bazı özel kişiler girebiliyor. Daha doğru ifade ile örgüt onları buluyor. Yoksa giriş yapılacak bir örgüt, başvurulacak bir insan kaynakları uzmanı, cv gönderilecek bir mail adresleri yok.

1927’den beri iş başındalar.  Tabi bu resmi olarak bildiklerimiz, yoksa örgütün  Türkler’in ortaya çıkışana kadar gittiği konusunda epey söylenti var. Örgütün  ilk üyeleri aramızda bile yok ancak öyle kadim bir topluluk ki, aynı kafa, aynı mantalite yıllara meydan okurcasına devam ediyor.  Amaçları aynı “Kara Adamlar” gibi toplumu derinden sarsacak, yazılı tarihi değiştirebilecek, kaos yaratacak her türlü girişimi ne pahasına olursa olsun engellemek.  Geleneksel ahlâkı korumak.  Örneğin ataları 1455’de kurulan modern matbaayı 280 yıl kadar memleketten uzak tutmayı  başarmışlardı.

Bu güzide kurul geçtiğimiz haftalarda Harakiri adlı mizah dergisini muzır bularak, artık  poşette satılması kararını aldı. Derginin bu karardan sonraki sayısı zaten poşetsiz olarak dağıtılmış bulunduğundan, üstüne  100.000 TL de ceza keserek derginin dibine kibrit suyu döktü. Dergi iflas etti.

Hatıralar canlanıyor: Dövüş Kulübü, Gösteri Peygamberi, Tıkanma gibi müthiş kitapların yazarı Chuck Palahniuk’un "Ölüm Pornosu" kitabına soruşturma açan, çevirmeninin ifadesini alan, yayıncısına dava açan da bu kurummuş meğer.  Çıplak Şölen/Naked Lunch kitabının yazarı William S. Burroughs’un “Yumuşak Makine” isimli kitabına da bunlar soruşturma açmışlar.

Muzır ne demektir?  Küçük  ne demektir?  Kaç yaşları küçük kabul edilir? Küçükler Muzır yayınlardan nasıl korunur?  Bunlar bu kadim örgütün üyesi 10 kişinin  zekası, anlayışı, tecrübeleri ile şekilleniyor.  Konu ikircikli. Gerçekten korunması gereken küçükler söz konusu olabilir. Örneğin bu kurulun zihniyetinden korunması gereken küçükler mevcut. Ancak icraatları ortada. Bu adamların  (evet içlerinde bir tane kadın var diğerleri adam. yani genelleyip “adamlar” diyebiliriz) edebiyattan hiç ama hiç anlamadıklarını kolaylıkla söyleyebiliyoruz. Keza mizahtan, karikatürden de nasiplerini almadıkları ortada.

Martin Msytere bile başa çıkamıyor Kara Adamlar’la biz ne yapacağız? Onlar her yerdeler. Cehaletle, muhafazakarlıkla, dinle, kadim öğretilerle, binlerce yıllık otomatik tecrübelerle besleniyorlar.  Kara Adamlar'a şimdilik,  yüksek sesle “allah belanızı versin” demekle yetinelim.

Perşembe, Haziran 16, 2011

Zag-art

-Zagor, bendesin!
-Zagor buraya.
-Bendesin.
-Buraya Zagor. 
-Zagor, rüzgar esiyor, yıllardır onu görmemişsin, 
-Birden karşılaşıyorsunuz.
-Çıkar hocam üstünü! Çıkar çıkar komple. 
-Savur tshirtünü biraz.
-Ver kendini rüzgara.
-Bendesin şimdi, gözlerini kıs.
-Pazularını kas biraz, biraz daha… tut nefesini… tamam süper!