Pazar, Şubat 20, 2011

Bandana Karizması

90’ların başında ben de bandana taktım. Bandanayı “bandaaana” diye telaffuz ettim. Taktım,  Çünkü "Evimiz Hollywood’da" dizisindeki yakışıklı çocuklar da takıyordu. Levis, Lee vbg ünlü markaların şekilli bandanalarına epey paralar verdik. Bandana bağlamayı bilmek, Ortabir’de kravat bağlamayı bilmek kadar taraftar topluyordu etrafınıza.  Sanki Mustafa Kemal bandana devrimi yapmış gibi, irili, ufaklı, yamuk kafalı, beton kafalı tüm gençler bandana takıyordu. Topluca delirmiştik. Hepimiz kendimizi dizideki gibi yakışıklı hissediyorduk. Neyse ki ilgili furya bir – iki sene gibi kısa bir  sürede bitti de alt nesillere aktarılamadı. Sonraki yıllarda sadece bandananın  değil diğer enteresan aksesuarların da tek başına işe yaramadığını, bunların gene sadece yakışıklılarda işe yaradığını anlayacaktım.

Bandana erkekler için iddialı bir aksesuar. Günümüzde taktığınızda onu kaldıracak karizmanız yok ise aynı Hıncal Uluç fuları takmış bir liseli gibi  adamla öyle bir dalga  geçerler ki, taşak yetmezliğinden ölebilirsiniz.
Zagor'umuzun bandanadır, pirinç kolyedir, iskelet anahtarlıktır, bu tür aksesuarlarla işi olmaz bildiğimiz gibi. Kendisi genel itibari ile sinekkaydı bir kahramandır. Düzenli olarak traşını olur. Tip itibari ile gördüğünde "al şirketine müdür yap" denilecek efendilikte bir adamdır. Bununla birlikte bazı maceralarda traş olamadığından ötürü Zagor’u sakallı gördük. Zagor’un Afrika’ya gittiği ve çöllerde sefil olduğu bu macerasında ise hem kirli sakallı hem de bandanalı bir Zagor ile karşılaşıyoruz. Kızgın güneşten korunmak için hem Zagor hem de Çiko bandana takıyorlar. Takıyorlar da; bu, adeta kişideki toplam marjinal karizma oranına göre tipe uyum sağlayan bandana  hem Zagor’da hem de Çiko’da hiç uyumsuzluk göstermiyor. Hadi Zagor zaten yakışıklı karizmatik bir adam, normal diyelim de, Çiko bile kirli sakal ve bandana ile at hırsızıyla Antonio Banderas arasında gidip gelen bir karizma kıvamını tutturuyor. Ne yazık ki çölde dişi yoğunluğu çok az. Bu tiplerle Darkwood’da çok can yakabiliteleri olsa da çölde sefaletinizi tasdiklemekten başka bir işe yaramıyor. Çiko’nun belalı aşkı Kabak Çiçeği Çiko’yu bu halde görse mesela direkt yer Çiko’yu. Çikorella gibi olmuş, şokella gibi olmuş adam.
Bu macerayı ve ilgili kareleri çizip bize malzeme sağlayan Andreucci’yi şahane çizgilerinden ötürü ayrıca tebrik etmeyi bir borç telakki edip ifa ediyorum. Tebrikler.

Cuma, Şubat 11, 2011

Tedaviden Önce - Tedaviden Sonra

 Ohaa! Diyoruz sevgili Zagor’a bu sefer. Bütün ormanı ateşe mi verelim? Ne yaptın abi sen?

…Orman içinde gizlenen düşmanlar var. Zagor da ormanı ateşe verip düşmanları açığa çıkmaya zorlayacak aklınca. E n’olacak ormandaki börtü böcek, öğlen yemeğinde avladığın tavşan, zıp zıp üzerinde gezdiğin ağaçlar? Bunları düşünmüyor tabi. Ki sen ormanın adamısın zaten. Ormanda senden nasıl saklanabilir bir düşman?  Gir ormana tek tek tüm taburu yok et.  Senin için çocuk oyuncağı.

Ama kızmayın Zagor’a dostlar. Tipinden de anlaşılacağı gibi gençlikden gelen bir kare bu. Genç iken yaptıklarımı düşünüyorum da Zagor’a hiç kızasım gelmiyor. Zagor da gençken, Zagor olduktan sonra bile toyluk çekti epey. Esasında en büyük gücünü oluşturan tecrübesine öyle  ha deyince ulaşmadı. O zamanlar genç tabi, kanı kaynıyor. Kendine güveni de fazla yok, doğayı da iyi tanımıyor. Bakın, ne fikrinin fikirliği var ne yanındaki adamın adamlığı. Zaten tüm musibetin ortadaki adamdan çıktığı da belli tipten. Öyle balta mı olur a herif? Fular takmış bir de. Çete lideri misin, Süper kahraman mısın sen? 30 kiloluk taşı bileğim kalınlığında oduna bağlamışsın da nasıl savuracaksın onu?  Onu kaldırmaya çalışırken karşıdaki adam yanına gelip tokatlamayacak mı seni? Komik misin sen?   “Gel” diyecek Zagor’a “benim balta bir vuruşta 10 kızılderiliyi götürüyor yeminle, hadi dalalım Pawneeler’e, geçen sana küfretmişlerdi” deyip Zagor’un da aklını çelecek. Bulaşmış Zagor’a, onun da başını yakacak musibet iblis.

Neyse ki Zagor ormanı yakmıyor. Daha sonra da macera üstüne macera yaşayıp, vizyonu gelişip fikirleri de olgunlaşıyor. Bir Greenpeace üyesinden daha militan bir çevre aktivisti olup çıkıyor. Geçenlerde baya baya Ken Parker gibi işin felsefesine  bile iniyordu. Yakışır Zagor’a.