Pazartesi, Ağustos 24, 2009

Zagor vs Diğerleri (5.Tur)

Zagor vs Tenten

İlk Tahmin: Ertuğrul Özkök’ü dize getirdi, Tenten’i mi dövemeyecek Zagor.
Olasılıklar: Ahmet Yılmaz demişti zamanında Tenten’e. Yavrum çocuk musun, adam mısın, gazeteci misin, karikatür müsün diye. Gazete
den harcırahı alıp diyar diyar gezmesini biliyor bir tek. Korkusuz da bir çocuk, tekme tokat dalıyor, köpeği Fındık’a kıs kıs yaptırtıyor da Zagor karşısında bir şansı olamayacağı açık. Hadi Z
agor’un kirli çamaşırları olsa onları açığa çıkarmakla tehdit edebilir en fazla ama Zagor püripak tertemiz adam. Kendimden kuşkulanırım, ondan kuşkulanmam. Bu şartlarda Tenten’i aynen paketler Zagor. Çizgilerine laf yok tabi.
Zagor vs Zagor

Ah ah. Aynı "Kramer Kramer’e Karşı" gibi oldu. Yok abicim yok, psikolojik göndermeler yapmayacağız. Harbiden Zagor ile Zagor’u dövüştüreceğiz. Ki aslında zaten bu karşılaşma eski sayıların birinde oldu. Onu yazıcam bitti gitti.

Zagor’un tıpatıp aynısı bir adam var. Bu afacan Zagor’un kıyafetlerinden bir takım yaptırıp çıkmış piyasaya. Millet anlayamıyor tabi ki kim orijinal Zagor kim sahte. Mecburen kapıştılar bunlar finalde teketek. Bu karşılaşmada olasılık falan yok tabi ki. Zagor 1000 defa da karşılaşsa alırdı ve bu sefer de aldı zaten. Zagor oğlum bu. N’apar adamı? Geride tek bir problem kaldı. Karşılaşmayı kazanan orijinal Zagor mu yoksa sahte Zagor mu bilemiyoruz. Gerçi çok önemi de yok. Zagor kazandı, bitti.

Zagor vs Serdar Ortaç

Gene çok zorlu bir rakip ile karşı karşıyayız. Önce biraz rakibimizi tanıyalım: Karşımızda sadece bir popçu değil, aynı zamanda milliyetçi ve belki Türkçü diyebileceğimiz bir kahraman var. Çıplak sesi normal bir insanı sersemletebilirken, elektronik ritimlerle birlikte karşısındaki bir insanın östaki borusunu beş on saniye içerisinde çatlatıp, kulaktaki denge merkezini tarumar edip adamı yere çalabilir. Aniden Michael jackson’dan Billie Jean söyleyebilme, seri bir şekilde çatal kaşık fırlatabilme, ilk meşhur olduğundaki küt kesimli saçlarından oluşan peruğu ile hasmını korkutabilme, "topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki” şeklinde o sırada şimşekler çakmasına sebep olacak kudretteki vecizeler ve bir ok gibi hasmının kalbine saplanan şarkı sözleri söyleme gibi yetenekleri var. Adeta her yerinden çeşitli silahlar çıkan bir ninja gibi.

Zagor’u salalım Serdar Ortaç’ın karşısına ve fight! diyelim. Serdar Ortaç hızla saldırıya geçerek yüksek sesle bir şarkısını söylemeye başlayarak hamlesine başlar. Zagor, enteresandır ama hiç etkilenmez. Serdar Ortaç baslar, tizler ve diğer tüm elektronik üçkağıtla volume’u artırır. Zagor’da hala tık yoktur. Baltası ile Sayın Ortaç’ın üzerine yürümektedir. Serdar Ortaç hafiften endişelenmeye başlar karşısında Ahmet Kaya, Tarkan, evde kalmış bir kız güruhu ya da dejenere bir kitle olmadığını anlamıştır. Hemen çatal kaşık fırlatarak b planına geçer. Zagor kendisine karşı gelen jumbo malı ölüm aletlerinden müthiş refleksleriyle baltasıyla her birine seri bir şekilde vurarak kurtulur. Bu sırada Zagor’un kulağındaki tıkaçları görürüz. Vay kurnaz vay. Ondan etkilenmemiş demek ki Serdar Ortaç’ın müthiş sesi ve müziğinden. Ee, sadece kas gücüyle Zagor olunmuyor diye boşuna söylemiyoruz. Neyse çatal bıçaktan da kurtulan Zagor, Serdar Ortaç’ın küt kesimli peruğunu takıp Zagor’u kör etmesine fırsat bırakmadan baltasını rakibinin kafasına ekleştirir. Tek darbe ile yere yıkılan Serdar Ortaç’ın yerde hareketsiz bir şekilde yatmasına rağmen ağzının kıpırdadığını görürüz. Kulağımızı ağzına yaklaştırsa idik kısık sesle de olsa Billie Jean’ı söylediğini, aslında etkisiz hale gelmediğini, bir süre sonra gene eski gücüne kavuşacağını anlayabilecektik. Ancak Zagor’un huyu bu. Düşene vurmaz. O başka bir macerada ona her türlü hinliği yapacak olmasına karşın onu yok etmez. Hadi Serdar Ortaç, yürü git işine. Bir daha bu kadar kolay kurtulamazsın söyleyeyim.

Cumartesi, Ağustos 22, 2009

Zagor ve Çocukluk

Zagor’u hâlâ beğenen, zevkle okuyan, onun için bloglar yapan (hmm!) birileri var ise, iddia ediyorum çok büyük çoğunluğu çocukluk çağlarında Zagor ile tanışmış, nostalji, macera, western ve çeşitli aidiyet duygularıyla karışık bir okur hissiyatı ile onun hastası olmuştur. Zagor sadece okuduğumuz çizgi-romandan ibaret değil, çocukluk ile, okul ile, arka mahalle ile, Sedat ile, yağlı ballı ekmek ile, Tayfun ile, iskelet anahtarlık ile, tahta kılıç ile, koltukların/halıların altı ile ilgili envai çeşit simgeyi de içinde barındırır.
Gerçekçi olduğumuzda günümüzde bir çocuk ya da gencin Zagor ile tanışması çok zor. Zaten içlerinden küçük bir yüzdesi okumanın büyüsünü keşfedecek. Onlar da inanılmaz kurgulardaki mangalar, grafik romanlar, animeler falan derken Zagor’u asla fark edemeyecekler. Zaten belki de fark etmemeliler.

Bu Zagor tutkusunun kaynağını Freud’a kadar, ana rahmine dönme isteğine kadar götürmek mümkün. Çizgi-roman okurken, oradaki her zaman iyilerin kazandığı,kurgu dünyayı yaşayan, kendine bahçede/ormanda/arsada gizli yer yapan, evde yastıklardan yuva yapan, her türlü küçük izbe deliği benimseyip içine giren, nihayetinde en güvende hissedebileceği yer olan ana rahmine dönmek isteyen çocuk bu tutkunun kaynağını açıklıyor.

Bu tutkuyu biliyoruz. Zaten yazının konusu da bu değil. Çocukların sınırsız özgürlükteki beyni ile, kafalarındaki tüm kavramları bu özgürlüğe göre değerlendirip çılgın ifadelerde bulunabilmeleri ve bu çılgınlığın Zagor ile temasını anlatacaktık. Anlatacaktık da Freud falan derken kafa kalmadı ki. Jung'a girmeden hemen konuyla alakalı bir örnek verip kapatıyorum.

Örneğimiz bir dönem hemen her yerde tezahür eden, elektro sazlarla yapılsa yeri olan meşhur kopil atışmalarından:

-zagor anasını satarolum tommiksin. gelmiş tommiks diyo ya. çelik bilek falan desen.
-olum tommiks nebçim silah kullanıyor. zagor yaklaşamaz bile.
-baltası var olum adamın. baltalı ilah adam. uçarak bi koydu mu..
-örümcek adam da zagor’u döver olum. ağa hapsetti mi bitti işte. hem o daha iyi uçuyor.
-ne örümceği ne zagor’u be.. süpermen var olum. adam süper zaten.. daha yaklaşmadan ışın manyağı eder hepsini.
-sekter lan.. o zaman zagor kriptonit alır olum. hatta baltasını kriptonitten yapar, gömer süpermenin kafaya.
-zagor nerden bulcak lan kriptoniti.
-bulan nası buluyo.
-atatürk hepsini yener olum. kaç bin kişiyi yenmiş..
-allah da çarpar olum hepsini.. (overdose!)


Ortaiki yıllarına uzanıp bir örnek de beyazperdeden verelim:

-lan ceki cen kim be.. çak norris’in, kartal tepiği hareketi vardır.. böyle bi koyarsın tepeden..
-hareket yapmaa! olum ceki cen’in komedisine bakma.. ceki cen, çak’a bir çaksa, sağlı sollu bi girişse. çak noris daha o kartal vuruşunu yapamadan apışır..
-e burujliye ne diyeceksin mınak oyim.. onu da mı döver ceki cen..?
-burujli başka. mamçıkasız olursa kafa kafaya giderler. ama burujli’de mamçıka olursa affetmez, pekmezini akıtıverir.
-ona bakarsan van daym hepsini ske ratar.. ejderha kuyruğu’nu şöyle çaktı mı adama napar biliyon mu?
-lan skicem.. elini ayağını.. rahat dur.
-huuaa! kobra vuruşu.. yihhaa. (duf!)
-aağğgh.. ananı.. kobranı.. al sana kaplan taşağı (çof!)
-ağgg. ayı kapanı.. hheeytt.. (pack!)
-uffgh.. fare çükü.. (swiss!)
-ulan.. all.. eşek osuruğu (bombaay!)
-pieeeh.. bu ne lan.. için çürümüş lan. allah belanı versin senin.
-ehehe.. eşek osuruğu affetmez olum..