Kızılderililer hakkında bir bilinmeyen daha Zagor ile açığa çıkıyor. Sene 1800’ler. İngiltere’de ilk defa tenis oynanmaya başlıyor. 1820’li yıllarda ise gene İngiltere’de ilk Rugby ligi kuruluyor. Aynı yıllarda Amerika’daki yerliler ne yapıyor peki? İki tane raket bir tane deriden mamûl top ile Tenis’e, kocaman direklerden oluşan kale ile de Rugby’ye göz kırpan; adına Lakros (Lacrosse) dedikleri enteresan bir oyun oynuyorlar. Oysa oyunun kökeni, Rugby’den de, Tenis'ten de eski. Üstelik öz be öz Kızılderili mamulü.
Kurallar günümüzdeki müsabakalar gibi karmaşık değil. Çift raketle oynanıyor. Topu ellemek yasak. Elleyenlere hakem tarafından işkence direğinde bir gece kalma cezası veriliyor. Amaç basit: Raketle vurarak topu kaleden geçirip gol atmak. Oyuncuların raketlerle birbirlerine vurması serbest. Faul o yıllarda henüz net değil tabi. Giden oyuncuyu rakip ceza sahasında ok ile vurmak faul. Top ormana kaçınca atan alıyor. (atanalırspor) Bir elin parmaklarında devre, iki elin parmaklarında biter kuralına göre bir taraf 5 gol atınca devre olup yer değiştiriliyor. Akabinde 10 gole ulaşan oyunu kazanıyor.
Görüntülerde Wyandot gücü ile Seminol Boğaları arasında geçen bir müsabakayı görüyorsunuz. Wyandotlar 4-4-2 taktiği ile savunma ağırlıklı bir oyun kurgusu yapmış. Kendilerinden olan forvet Zagor ile ani kontraataklarla golü bulmaya çalışacaklar.
Lakros eskiden beri, spor vasfının yanında kızılderili kabileleri arasında çok yaygın olan anlaşmazlıkları çözmek için de kullanılagelmiş, böylece karşı tarafın erkekleri ava gidince, kabilede kalanları öldürmek şeklinde olan ezeli düşmanlık Lakros maçlarına tekamül etmiştir. Ancak vizyonsuzluk ve bazı talihsizlikler burada da kendini göstermiş, geliştirilemeyen kurallar, maçların gitgide bizim futbol maçlarında olduğu gibi kanlı bıçaklı, oklu baltalı oynanmaya başlaması, arkasında sağlam bir federasyonun bulunmaması gibi sebeplerle bu güzel spor dalı kabileler arasında yok olayazmıştır.
Kızılderililer’in Lakros’a “savaşın küçük kardeşi” demesi boşuna değil. Bazı maçlardan alınan karelerde de gördüğünüz gibi oyun adeta centilmence yapılan bir savaş gibi oynanmakta, kafa, göz, çene ellere verilmektedir. O zaman baklava da yok. Yenilenlerin kafa derisi yenenlerin kemerini süslüyor mecburen.
Zagor hemen her sportif faliyetindeki üstünlüğünü burada da gösteriyor. Çevikliği ile sahada basılmadık yer bırakmayıp dört dönerken, nişancılıkta olan hünerini golcülükte de gösterip her vuruşunu golle süslemesini biliyordu. Zagor’un hırsı bu tür müsabakalarda iyice açığa çıkıyor, önüne çıkanın pekmezini akıtmaktan çekinmiyordu.
Kızılderililer artık yok. Oysa tarihin akışındaki küçük bir değişiklik Kızılderilileri Amerikalılar tarafından yok edilen bir halk olarak değil, Lakros’un kurucusu, hatta dünyadaki entertainment sektörünün önde gelen aktörlerinden biri olarak tanıtabilir, yaşadıkları bölgeden Las Vegas gibi bir başarı hikayesi çıkabilirdi. Bakın aynı yıllarda icat edilen Tenis, Rugby ve hatta ondan türetilen Amerikan Futbolu’na. Milyonlarca kişi, ilgili müsabakaları canlı olarak izliyor. Arkasındaki milyalarca dolarlık devasa bir sektör var. Lakros’un kurucusu, son kalan bir avuç kızılderili ise kendilerine özel ayrılan rezerv bölgelerinde yaşamaya çalışıyor. Kızılderilileri yok eden Amerikalılar ise Cherokee (jip), Apache (helikopter), Pontiac (otomobil), Cayenne (jip), Fox (tv kanalı), Black Hawk (helikopter) gibi markalarla kızılderililerin etinden, sütünden, derisinden faydalanmaya devam ediyor.
Günümüzde Amerikan Çizgi-Romanı (comics) süper kahramanlarının, daha naif ve mütevazi diyebileceğimiz İtalyan Çizgi-Romanı (fumetti) kahramanlarına olan her türlü baskısı, her ne kadar bilinçli olmasa da geçmişteki Amerika-Kızılderili asimilasyonunu hatırlatıyor, tarih tekerrürden ibarettir klişesini bize söylettiriyor. Zagor’un geçmişte kızılderilileri korumak için Amerikalı'lara karşı verdiği mücadeleyi şimdi Zagor'un yayınevi gene Amerikalılara karşı veriyor. Sembolizmin dibine vurmuşken didaktik bir final yapalım:
Lakros günümüzde Amerika ve Kanada’da özellikle okullar arasında halâ oynanmakta, kızlarda olmasa da erkeklerde raket ile rakibe girişme halâ faul olarak sayılmamaktadır.
Cuma, Mart 11, 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Sıtkı Hocam,
yan hakemler hakkaten uyuyorlar. Zagor devre arasında beline baltasını takıp gelmiş, haberleri yok :)))
Çoktandır uğrayamıyordum, şöyle bir bakayım dedim, çıkamadım. İlahi Sıtkı Sıyrıl, sen beni güldürdün Çiko da seni gıdıklasın, daha da ne diyeyim sana ben :)
Hocam ne oldu? Yoksa federasyon istifa mı etti? Yeni yazı ne zaman çıkacak? KralFM alt yazı yerine demokrasiye mi geçti? nedir? :))
Merhaba Sıtkı Sıyrıl,
Kitabınız Nisan ayında satışa çıkmayacak mıydı? Yanlış mı hatırlıyorum? Mayıs mıydı acaba? Karamba karambita.. Çıktı da tükendi mi yoksa? Binlerce kafatası aşkına!!
Sıtkı Sıyrıl, hiç imzalı kitabınızı ayırmadınız mı yoksa:))Sakın ha:))
Herkese merhaba,
Yoğunluktan yeni dosyalar gecikiyor. İlk fırsatta hazırlanıp bloga eklenecekler.
Kitabın ise taslağı hazır ancak yayım/dağıtım vb bir takım problemler var. Bakalım inşallah onları da hallolur kısa zamanda.
Selamlar, sevgiler :)
Sıtkı Sıyrıl
Hocam, hayır olsun? Yayınlanmadan, yasaklanmadı, değil mi?
Ahah. "yasaklı kitap havası verip rating yapmak" Fena fikir değil.
Heehh, şimdi annadım. Zagor ve Çiko arasında olduğu söylenen bir takım uygunsuz davranışları konu ettiğiniz için kitabın basımını durdurdular? :))
Sıtkı Hocam, ne bilong güncellenio, ne kitap var? Neler oluyor orada, merak içindeyiz...
Blog yöneticisine nasıl ulaşabilirim.Yazmış olduğu bir makaleden alıntı yapmak istiyorum.Acaba mümkün mü ?
Mümkündür efenim. Kaynak göstermek kaydıyla kullanabilirsiniz. Selamlar
Yorum Gönder