Çarşamba, Nisan 04, 2007

Çiko...

Günümüzde dahi, argo ifadeyle gebeş dediğimiz kısa boylu tombulca arkadaşlara (mesela Cankan’ın kısa olanı) yakıştırılan popüler lakaplardan biri olma önemine erişmiş, es geçilmemesi gereken bir karakterdir "Don Çiko Felipe Cayetano Lopez Martinez Gonzales".
Çiko her ne kadar Zagor’un ilk sayısında çizeri Ferri tarafından pala bıyıklı ve tam bir Türk olarak resmedilse de daha sonra günümüzdeki estetize edilmiş kaytan bıyıklı haline gelmiş ve Meksikalıya benzemiştir.

Teknik olarak kabaca incelersek , çizgi-romandaki esas oğlanın yanına mizah unsuru olarak eklendiğini, tüm fonksiyonunun bundan ibaret olduğunu söyleyebiliriz ancak Çiko bir şekilde bu teknik çerçeveyi yırtmış ve başlı başına bir fenomen haline gelmiş nihayetinde okurlarına sadece kendi maceralarından oluşan sayılar sattırmayı başarmıştır.

Fumettilere biraz tepelere çıkıp baktığımızda kahraman kankaları arasında en yeteneksizin en çok bela getirenin Çiko olduğunu rahatlıkla saptayabiliriz. Çiko , Rodi, Konyakçı, Mister Blöf, Gamlı Baykuş vb. arasında, mizahi olarak benzer rollerde olmalarına rağmen hem korkak olduğunu açıkça belli etmesi, hem oburluğu, hem güçsüzlüğü hem de sürekli bela getirmesi gibi özellikleri aynı potada eriterek ilk bakışta bile diğerlerinden kolayca ayrılır. Daha insani bu özelliklerle çizgi-roman dünyasının abartılı havasında biraz iğreti dursa da Çiko Esas kahramanın yanındaki yardımcı rolden sıyrılarak kendisine has bir karakter oluşturmasını bilmiştir.

İlk bakışta Zagor’un bitmek bilmeyen maceralarının arasında kaynıyormuş gibi gözükse de, projektörlerimizi Çiko’nun üzerine doğrulttuğumuzda, Çiko’nun da tek başına epey farklı maceralar yaşadığını, kılıktan kılığa, ortamdan ortama girdiğini görürüz. Örnek olarak Türkiye’de yayımlanmış, Kızılderili Çiko, Şerif Çiko, Çiko Uzayda, Çiko İşbaşında, Çiko Aşk Tanrısı, Çiko Sihirbaz, Çiko’nun Öyküsü, Çiko Amerika’da gibi salt Çiko maceralarını sayabiliriz. Bu maceraların büyük çoğunluğunu Zagor ile tanışmadan önce yaşayan Çiko, tek mizahi yönü Çiko’ya laf sokmak olan Zagor gibi sert bir karakter yanında adeta parlamış, esas kahramanın olmadığı maceraları bile Zagor severleri sıkmadan okutmasını bilmiştir. Özellikle "Çiko Uzayda" gerek fantastik gerek mizahi öğeleri ile, gerek 1984’e yapılan "big brother" göndermeleri, gerekse de süper sonu ile nazarımda en beğenilen Zagor maceraları listesine ön sıralardan girmiştir.

Çiko, diğer bir özelliği olan şüpheciliği ve daima durumu sorgulaması ile, burnunun dikine giden fantastik insan Zagor’un yanında samimiyetiyle daima okuyucunun yanında olmuş, okuyucunun aklından geçenleri dile getirmiştir. Bir örnekle açıklayacak olursak. Çiko, gene Darkwood’daki bir organizasyona davet edilen Zagor ile taban teperken, Zagor’un “Acele et biraz daha Cayuga’ların ilkbahar şenliklerine katılacağız” lafı üzerine dayanamamış, “Ulen, büyücüler toplantısı, İlkbahar şenlikleri, kıl ayini, yün ritüeli derken Darkwood’da bir kurbağalar bayramı eksik anası satayım” demiş, adeta “Yeter ki sevgilim gerçekçi” ol diyen Seda Sayan gibi, realizmin sınırlarını zorlamış, kendi gerçekliklerini sorgulatmış, Zagor’a lafı sokmuştur. Zagor bu tarihi ayar karşısında “ehe mehe” diye gülebilmiştir sadece. Hatta bir macerasında Çiko, Zagor’un kılığına girmiş, adeta “Bırak Zagor’u bende her şey var işte” mesajını gizliden gizliye okuyucunun bilinçaltına gömmüş ve yardımcı oyuncu kategorisinde Oscar'ı haketmiştir.

Bir yazımızın daha sonuna gelirken, her ne kadar eski tüfek Zagor okuyucusu, konunun Çiko vesilesi ile bu şekilde sulanmasına ve rating kaygısı ile yeni nesle bu şekilde göz kırpılmasına razı olmasa da ne Çiko’dan ne de ilk göz ağrısı Zagor’dan kolay kolay vazgeçemez…dir..iz..yiz.. yoruz.. czoot!!

Hiç yorum yok: