Cuma, Haziran 18, 2010

Darkwood (Yiğidin Harman Olduğu Yer)

Yüzölçümü: 1.250 m2
Yönetim Biçimi: Cumhuriyet
Bitki Örtüsü: Komple ağaç.
İklim: Ilıman
Yer altı Kaynakları: Altın
Geçim Kaynakları: Avcılık, gasp.
Ulaşım ve Taşımacılık: Drunky Duck

Pennsylvania eyaletinin hemen kuzeybatısında gerçekte var olmayan bir bölgedir Darkwood. Zagor’a “hemşerim esas memleket nere” diye sorarsanız alacağınız cevaptır. Zagor Darkwood'da doğmuş, çocukluğunu Darkwood'da geçirmiş ve halen de Darkwood'da yaşamaktadır. Her ne kadar kızılderililere yerli dense de Darkwood'un en yerli adamı Zagor'dur.
Darkwood’un olduğu düşünüldüğü yere yani Pennsylvania’nın kuzey batısına Google Maps’den baktığımızda gerçekten de Darkwood’a benzeyen ormanlarla kaplı olduğunu görebiliriz. Hatta civarda Allegheny Ulusal Ormanı, Moshannon Eyalet Ormanı, Spraul Ormanı, Elk Ormanı, Susqehannock Ormanı, Tioga Ormanı, Tiadaghton Ormanı, Loyalsock Ormanı gibi onlarca orman var. Amerikalılar Zagor’u bileymiş o ormanlardan birinin Darkwood olması işten bile değilmiş. Ki zaten Pennsylvaina da etimolojik olarak ormanlık alan anlamındaki “sylvania” ve İngiliz amirali William Penn’in soyadının birleşiminden oluşmuştur. Buradan Zagor’un yaratıcısı Bonelli’nin Darkwood’un yerini kafadan atmayıp gayet bilinçli bir tercihle seçtiğini anlayabiliyoruz.

Darkwood gerek isminden, gerek siyah beyaz basılan maceraların yarattığı etkiden gerekse de maceralarda oynadığı ürkütücü arkaplan rolünden ötürü daima karanlık, kasvetli, bataklık bir yer olarak hatırlanır. Oysa sıkı Zagor okuyucuları bilirler ki Darkwood yemyeşil ağaçların arasında, balığı bol deresi, tertemiz havası, çeşit çeşit mahlukatıyla cennetten bir köşe gibidir.
Zagor, uzaydan tutun, Kanada’nın buzlu adalarına, İrlanda’nın yeşil bozkırlarından Afrika’nın çöllerine, oradan Sanfrancisco’nun modern caddelerine kadar envayi çeşit memleket gezdi ve her seferinde Darkwood’u, yemyeşil ağaçlarını, kulübesini ne kadar özlediğini alengirli maceraların bir yerine sıkıştırarak dile getirdi. Gurbette iken Çiko ile akşamları “Darkwood” dolaylarından türkülerle hasretini bastırdı. Görüyoruz ki, kahraman da olsan, cümle kötüye diz de çöktürsen, toprak bir yerde çekiyor. Zagor gibi sosyal bir adamda bile aidiyet duygusu, daha doğrusu ana rahmine dönme isteği, eve/memlekete olan özlem duygusu olarak tezahür ediyor.
Daha 14 yaşında bir öğrenci iken bile; bir öğrenci programı ile 15 gün Almanya’da kalıp, memlekete dönüşümüzü hatırlıyorum da… 10-15 kişilik velet grubu, adeta memleketinde yıllarca uzak kalıp, prangasından kurtulmuş forsalar gibi toprağı öpmüş, havaalanındaki simitçiye sarılmış, evlerindeki komidini yalamışlardı. Dolayısı ile Zagor dahil tüm insanlarda içgüdüsel olarak olan bu aidiyet duygusu gayet anlaşılır. Zagorumuz’un pek bilinmeyen insani yanlarından biri de bu.

Darkwood ve aynı zamanda Pennsylvania’nın o bölgesi sık ormanlarla kaplıdır. Bu sebeple Zagor’un bu sık ormanda hiçbir işe yaramayacak olan atları yoktur. Ki Allahtan yok. Zaten kulübede Çiko ile geçen baş başa geceler başımıza yeterince bela oluyor, bir de atlarla baş edemezdik. Bu sebeple Zagorumuz yürür ya da daldan dala uçar. Zagor’un kulübesi Darkwood’un en stratejik yerinde, Kızılderililerin kayan kumlar dediği bataklığın arasındadır. Civardaki kurukafaları ciddiye almayıp doğru yolu bilmeden gelen nice kötü kişi daha Zagor’a ulaşamadan kayan kumların kurbanı olur.

Adına besteler yapılan, dergiler çıkarılan, yiğidin harman olduğu bir efsanedir Darkwood.

Bitirirken, bu kadar gerçek hayatla örtüşen bir mekandaki tek uyumsuzluğun, gerçekte o bölgede olmayan ancak çizgi-romanda sıklıkla rastladığımız ve Zagor’un uçmasını sağlayan sarmaşıklar olduğunu söyleyebiliriz.

19 yorum:

son kahve dedi ki...

Sıtkı hocam, özlemiştim yazılarınızı.
Çok duygusal bir yazı olmuş. Hele seçtiğiniz Zagor karelerine bayıldım. Zagor'un en sevimli en tatlı halleri:) Yazının sonundaki kareyi görüyor musunuz? Hem yazının sonuna çok yakışmış. Hem de nefis bir Zagor macerası sonu karesi... Macera bitmiş ve Zagor Çiko'ya "Darkwood'a dönüyoruz!.." diyor. Şimdi var ya Darkwood Ormanında olup, bir ateş yapıp, kahve pişirip içesim geldi:) Nefis bir yazı olmuş yüreğinize sağlık.

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Sıtkı Hocam, gene nefis bir yazı yazmışsınız… Fazlaca Darkwood’dan, fazlaca bizden bahseden… Ne güzel şen şakrak yazınızı okurken oradaki video linkine gayri ihtiyari tıklayınca karşıma malum uyarı çıktı… Sonra nerede yaşadığımı tekrar hatırladım. Hukukun olmadığı bir memlekette avukat olmak ne ise, internetin böyle sürekli kontrol altında ve kısıtlı (bkz. Youtube, google) olduğu bir memlekette de bilişimci olmak pek kolay değil sanırım. Tüm dingilliğine rağmen insan gene de memleketinden ayrı düşünemiyor kendini değil mi? Hani Vizontele’de vardı ya, Belediye Reisi Nazmi Bey balkondan vatandaşlara seslenirken diyorduya; “insan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan” diyordu… Biraz da böyle bir şey sanırım…

Nazım ne güzel demiş :
Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktında yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim..

Hocam, kapı çalındı, memleketin birlik ve beraberliğine aykırı görüşler içeren yorum yazma ihtimalim olduğundan dolayı internetimi kesmeye gelmişler… Sıtkı Sıyrıl yoksa Bekçi Haydar ile ortak mı çalışıyor :))

PS: Romans, hayırdır, başarılı bir operasyonla tüm sinirlerinizi aldırdınız mı yoksa? Şaşırdım... Hatta şuşurdum (şiddetli şaşırma)... :))

son kahve dedi ki...

Tomrukcan, Sıtkı Sıyrıl her sabah kahvaltıdan önce Heidi seyrederek terapi yapmamı önermişti bir kere.. Dinledim. Sinirli halim düzeldi demek isterdim. Diyemeyeceğim. Binlerce kasırga aşkına Tomrukcan..
Siz beni çıldırtmak için mi dünyaya geldiniz!!!!!Şurda hanım hanım yazmışken bir yorum neden illa beni kışkırtıyorsunuz!!! Yok, bildiğim tüm şiddet içeren Zagor efektlerini sıralayacağım şurada dizim dizim fekat bana gönderdiğiniz Zagor gömleği geliyor aklıma ve yazmaktan vazgeçiyorum nedense.. Böyle işte!

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Sıtkı Hocam, siz gerçekte kimsiniz yau :))) Bendeniz merak ediyor, kimdir bu SS diye?

Bakın siz ortaya çıkmazsanız, ben kendimi Sıtkı Sıyrıl diye tanıtırım herkese :))

Kara Murat hanginiz üleynn? :))

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Sevgili Romans, demekki Zagor Gömleği size tam zamanında ulaşmış... Aksi halde bendeniz gökyüzünün yeşil çayırlarında yağlı gürel yapıyor olurdum :)))

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Sıtkı Hocam, bu kadarına da pes vallahi. Siz iyiden iyiye saklamışsınız kendiniz...Yoksa Mortimer'misiniz?

DNS query bile işe yaramadı :)) Tee oradalarda bilem "gizli kontak" kullanmışsınız :)) Dahice...

Sıtkı Sıyrıl dedi ki...

Tebrikler için teşekkürler arkadaşlar.
Sevgili Tomrukcan nerden çıktı saklanma olayları yahu? Adım belli soyadım belli.

Selamlar...

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

ahahhaaha :)) Hocam belli de, bu sizin gerçek adınız mı şimdi. Madem öyle, DNS lerde neden "hidden" sınız acaba :))

İçimden bir ses sizin gerçek isminizin başka olduğunu söylüyor ve Zagor gibi, Zagor okurları da altıncı hislerinde nadiren yanılırlar :)))

onkaplan dedi ki...

abi "Geçim Kaynakları: Avcılık, gasp" ne ya, sabah sabah cayi mayi hep ustume doktum okurken...

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

O dökülen çayları temizletin Sıtkı, getirtmeyin beni oraya! Millet üç kuruşu denkleştirip üstüne zor alıyo donu gömleği, ondan sonra çay lekesi bilmem ne, olcak şey mi bu?

Sıtkı Sıyrıl benim Tomrukcan, Sıtkı Sıyrıl hepimiziz! Neyse, edebiyat yapmiim şimdi.

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

Vazgeçtim Tomrukcan, Sıtkı Sıyrıl ben değilim.

Sıtkı benim Sıyrıl sensin, bu yazıyı okuyan da, "Hani bana, hani bana?" demiş... Yok, gene olmadı...

Dağılabilirsin Tomrukcan. Tek başına dağıl, beni uğraştırma şimdi.

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

vay canınaaa, Aşkın Hocam, yazdığınız cümlelerden ve bu topraklı yolda bıraktığınız ayak izlerinden, sizin sanki Sıtkı Sıyrılı tanıdığınız sonucu çıkıyor. Lütfen, şimdi lafı değiştirmeyin :)) Bu eski kızılderili numarasını çiko bile yutmaz... Neymiş efendim nehrin içinden yürüyerek izinizi kaybettirecekmişsiniz... Peh, nasıl olsa bir yerde kıyıya çıkacaksınız....

Söyler misiniz, Sıtkı Sıyrıl kimdir? Yoksa bir makina mı? Biz kimle yazışıyoruz aylardır :)))

Selamlar

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

bu problemi çözmenin üstüme kalacağını biliyordum. kaçındım, yalan yok, bulaşmiim dedim (sıtkı'nın tersi çok pistir zira). ama heyhat, nikinden mütevellit tomruk gibi yerine yerleşmiş, efendim "ben bu konuya kök saldım, çözmeden bir adım atmam" diyen sevgili tomrukcan beni bu açıklamaya mecbur bıraktı. peki, malum kimliği ifşa etmeyi üstleniyorum o vakit.

bakınız, problemin çok basit bir çözümü var aslında. anahtarımız anagram. ne yapıyoruz? şöyle ki:

ismimiz nedir? sıtkı sıyrıl. heceleyelim: sıt-kı-sıy-rıl.

şimdi hecelerin yerini değiştirelim. birkaç varyasyon elde edeceğiz:

1- sıt-rıl-sıy-kı
2- kı-rıl-sıy-sıt
3- sıy-kı-sıt-rıl
4- rıl-kı-sıt-sıy
5- vb.

imdiiii... ilk dört maddenin ilk hecesini yan yana yazalım, bakalım ne elde edeceğiz?

1- sıt
2- kı
3- sıy
4- rıl

sağlama yaparak da gördük ki mahlas neymiş: sıtkı sıyrıl.

peki kalan heceleri kullanarak bir isim oluşturursak ne elde ederiz (ki bize sıtkı sıyrıl'ın gerçek adını veren budur). hemen bakalım:

1-rıl-sıy-kı
2-rıl-sıy-sıt
3-kı-sıt-rıl
4-kı-sıt-sıy

yani:

1- rıl-rıl-kı-kı
2- sıy-sıy-sıt-sıt
3- kı-sıt-rıl-sıy

şimdi burada size açıklayamayacağım (çünkü dimağınız durur, beyniniz pörtler) bir şifreleme sistemiyle bu ismi çözümlediğimde aldığım sonuçsa şu:

(sıkı durun)

(söylüyorum)

(sıkı duruyor musunuz)

(şöyle ki)

tomrukcan, aşağıdaki banka hesabına 10.000 Euro yatırırsan bulduğum adı söylerim. hem posta adresine kepek şampuanı da yolluyorum bu paraya. hem de iki kutu.

ama banka hesap numaramı öğrenmek için de aşağıda vereceğim diğer banka hesabına 1.000 TL yatırman gerek.

ne sandın akıllım? adama pırt diye verirler mi bi devlet sırrını? ah! ah! ah! kötü adam gibi güldürdün beni gene tomrukcan. ilahi.

banka hesap no: 1212121212323435

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Hayal Kahvem dedi ki...

ben.. ben.. ben var ya.. çok ama çok merak ediyorum sıtkı sıyrıl'ın kim olduğunu:)

sadece sıtkı sıyrıl'ın değil, tomrukcan'ın da, romans'ın da kim olduğunu merak ediyorum.. madem tomrukcan açtı konuyu.. ilk tomrukcan açıklasın kendini lütfen:)

kim oldukları belli olan.. bir aşkın güngör var bir de ben:))

şurada darkwood ormanında kaç kişiyiz ki zaten.. durun bir de onkaplan var... eveeett..

karamba karambita sıtkı sıyrıl..
kendimizi tanıtalım dersine başlayalım lütfen:))

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

ahahahaah :)))))))) Sevgili Vildan, hem sıtkı sıyrıl hem de romans aslında benim.. yani tomrukcan...
Peki tomrukcan kim derseniz, aslında tomrukcan Aşkın Güngör'ün tedbili kıyafet maksadıyla kullandığı bir takma addır. Aşkın Güngör genelde reel ortamlarda Aşkın Güngör olarak bilinirken, Zagor ve Çizgi roman dünyasında kendisini SS olarak tanıtmaktan keyif alır... Özetle, Kara Murat benim :)))

Aşkın Hocam, banka hesabınıza adı geçen rakamı yatırdık, ama o isimde bir kayıt olmadığını söylediler... :))

Sıtkı Sıyrıl'ın gece 24 ten sonra EFT yapabilen bir bilgisayar programı olduğunu söyleyenler oldu bankada, doğrumudur acep? :)))

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

Beynini emdiririm senin tomrukcan, zihninden şurup yaptırıp kedilere içiririm... Sen nasıl ben olabilirsin, hem de ben hiç kimseyken? Ah! Ah! Ah! Hiç şeydeceğim yoktu! Güleceğim yani...

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

Ha, bu arada, hesaba para yatmamış. Benim anagram cevabıma mütevellit, "para" yatıracağına "arap" yatırmışsın hesaba. Arap üstüme saldırdı, zebellah gibi de herifti ama burnunu ısırıp incik kemiğine tekme atarak iffetimi koruyabildim, ama bu durum beni ziyadesiyle öfkelendirdi. Meblağı arttırmaya karar verdim tomruk. Evet, tomruk dedim. Bu karşıt saldırıdan sonra sana "can" dememi bekleyemezsin herhalde.

Yeni meblağ 50.000 Euro.

Hesap no: 176187628126

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Hocam bi yanlışlık olmasın, ben size 000000001 Urfa Dinarı gönderdim. Ama tabi bankadaki görevli anagramdan haberdar değilmişki, sadece 1 birim Urfa dürümü göndermiş size. Yoksa ben eminim size 100000000 Afyon Dinarı gönderdiğimden...
En iyisi Drunky DUCK kargo ile göndereyim, teslimat garantiymiş diyolar :))