Cuma, Mart 26, 2010

Zagor'un Dövüş Figürleri (3)

Kızılderili kabileleri arasında bir söz vardır. "Eğer ormanda isen ve Zagor’un düşmanı isen manitunun seni hemen yanına alması için dua et."

Meçhulden gelen balta figürü

Zagor’u başkaları ile karşılaştırdığımda elimden geldiğince adaletli olmaya çalışıyorum ancak eğer bir kavga orman içinde geçiyor ise mecburen hiçbir rakibe şans vermiyor, veremiyorum. Dikkatli okuyucular bilir, Zagor vs diğerleri karşılaşmaları haksızlık olmasın diye orman dışındaki alanlarda yapılır. Sebebi basit; ormanda Zagor bir başka oluyor. Bir delişmenlik, bir hırçınlık, asabiyet. Zagor ormanda bir başka güzel.

Orman Zagor’un yuvası. Kendini en rahat, en doğal, en hızlı, en özgür hissettiği ortam. O sebeple Kızılderililerin yukarıdaki sözünü de düşünerek ormanda Zagor ile karşılaşmamaya özen gösterin.

İşte, ormanda Zagor ile karşılaşan bazı talihsizleri görüyorsunuz. Kafataslarındaki çatlaklar hep Zagor’un eseri. Zagor’un ormanın derinliklerinden herhangi bir ağaçtan uçarak ve baltasını savurarak son sürat gelmesini tahayyül edin bir. Bırakın baltayı kafaya yemeyi, görünce bile o saniyede ruhunuzu teslim etmeniz garanti. “Meçhulden gelen balta” adını verdiğimiz bu hareket Zagor’un en karşı konulamaz hareketidir. Ah Utemi, Vah Utemi! Neden köyünden ayrıldın Utemi? Neden musibete bulaştın Utemi? En güzel çağlarında neden pekmezi akıttın Utemi?
Tüm Zagor düşmanlarına tavsiyem karşılarında bu şekilde gelen bir Zagor gördüklerinde hemen kafalarını uzatarak Zagor’un rahatça tası çanağı kırmasına müsaade etmeleri ve temiz bir ölümle dükkanı kapamalarıdır. Maazallah direnip, heyecanlanıp hele ki karşı koymaya çabalayıp çok feci yaralar almaları kuvvetle muhtemeldir. Çoğu zaman Zagor ormana kaçan düşmanları ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynar. Ormanda can havliyle koşan düşman önce Zagor’un vahşi çığlığını duyar. Çığlık gitgide yakınlaşır. İster son model bir atlı arabayla git, ister koşarak, ister uçarak, ormanda isen çığlık gitgide yakınlaşır ve Zagor sana yetişir. Bu gerilimi kaldırmayan çoğu düşman zaten kaçmayı bırakıp oracığa çöküp ağlamayı tercih eder. Kaçanın sonuna gelen de malumdur. Hangi yönden geleceğini bilmediğin baltalı bir adama karşı, meçhulden gelen baltaya karşı ne yapabilirsiniz ki?

El freni Figürü
Eğer filmi çekilecekse mutlaka canlandırılması gereken müthiş bir figür daha. Düşmanınız sizi son gücü ile fırlatmış. Kontrolsüz bir şekilde geri geri uçarak son hızla patlayacak sert bir cisim arıyorsunuz. Eğer Zagor değilseniz bu durumda işiniz sakat. Sivri ya da sert bir yere çarpmam umarım diyerek hızla küçülen hasmınıza bakabilir, soğukkanlı bir tip iseniz manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Ancak Zagor iseniz inanılmaz kıvrak vücudunuz ile şekildeki gibi bir eliniz ile dala tutunup kendinizi frenleyebilir, ustaca bir dönüş ile artistik bir şekilde düşmanınızın karşısında dikilebilirsiniz. Bunu yaptı iseniz o kavgayı zaten psikolojik olarak kazandınız demektir. Düşmanınız artık sizi yenemeyeceğini biliyordur. En fazla biraz daha zorluk çıkarıp kendini teslim eder.
Özetle, ormana girince figürün falan pek önemi kalmıyor aslında. Zaten teslim oluyorsunuz. “Ben seni salonda sevdim Sedat” diyordu gazeteci Güler Kömürcü, Sedat Peker için. Bu müthiş betimlemeyi Zagor için modifiye edersek: “Ben seni ormanda sevdim Zagor” diyebiliriz.

2 yorum:

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Sıtkı Hocam, gene enfes bir çalışma. Ellerinize sağlık. Zagor'un ses efektlerine bir de "STONK" eklenmiş oldu sayenizde :)
Zagor'un sanırım samuraylarla olan macerası hakkında, Italya'da bir okurun Sergio Bonelli'ye yazdığı bir mektup vardı. Özetle, o maceradaki dövüş sahnelerinin ve karate/teakwondo hareketlerinin gerçekten çok uzak olduğundan şikayet ediyordu. S.B ise, senaryoyu yazmadan önce konuyla ilgili bir çok "Karate" filmi izleyerek ,hazırlık yaptığından dem vuruyor ve aslında Zagor'daki hiç bir maceranın tesadüfen yazılıp çizilmediğini ima ediyordu. Bu yazının orijinalini bulabilirseniz, onu da buraya eklemek faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Selamlar, iyi haftasonları...

Romans dedi ki...

İnsanlık hali… Kimi zaman insan kendini temize çekmek istiyor... İstermiş. Şimdi daha iyi anlıyorum. Yıllar sonra tekrar Zagor’a dönüş yapmak kendimi temize çekmek gibi bir his veriyor. Önce Sıyrıl’ın Zagor’un Dövüş Teknikleri için üç haftadır seçtiği karelere tek tek baktım. Ne kadar güzeller! Sonra Zagor’un bir macerasını okudum. İçimdeki kırık dökük arazlara ilaç gibi geldiler. Zagor’u yıllardır boşu boşuna ihmal etmişim. İtiraf ediyorum… Pişmanım!