Öncelikle sakin. “Gene geyik bir yazı geliyor, ne ölümsüzü, ne ilahı, o Kızılderililerin uydurması” demeyin. Hele okuyun bir…
Bildiğiniz gibi Kızılderililer Zagor’a “Baltalı İlah” diyor. Bu Baltalı İlah yakıştırmasını semantik olarak incelersek, daha çok “tanrı” anlamında kullanıldığını görürüz. Bununla birlikte “ilah gibi çocuk” , “ilah gibi grup” , “sen ilahımsın artık” gibi kullanımlara bakarak, ilah ile, sadece niteliksel olarak tanrı değil, tanrı gibi anlamının kast edildiğini çıkarabiliyoruz. Yani "baltalı ilah" sıfatı yerleri gökleri yaratan, istediği her şeyi oldurabilen anlamına gelmiyor. Peki neden Kızılderililer Zagor Tenay’a baltalı ilah diyorlar? Çünkü Za-gor Te-nay baltalı ilah demek zaten. Ahahah. Olmadı. x=x sonucunu bulan liseli öğrenci olduk. Öhhm.. Baltalı ilah sıfatının nedeni, Zagor’un ölümsüz olmasıdır ya da sanılmasıdır. Evet, mutabıkız değil mi? Peki gerçekten ölümsüz müdür Zagor? Ya da ölümsüz müdür Zagor gerçekten peki? Hı? Zagor okuyucusunda şöyle bir eğilim var. Zagor adaleti yerine getirebilmek için, Kızılderililerin cehaletinden ve metafizik özelliklere yatkınlıklarından faydalanıp “ilah” olarak gözükmek için çeşitli hileler yapar. (ver duman, ver havai fişeği) Gerçekte ilah değildir. Ölümsüz değildir.
Önceleri ben de bu şekilde düşünüyordum ancak okuduğum yüzlerce maceradan sonra artık aydığımı söyleyebilirim. Zagor tabi ki tanrı anlamında bir ilah değildir ancak cahil Kızılderilileri yönetmede kolaylık sağlaması açısından ilah rolünü de oynayan bir ölümsüzdür. Evet, Zagor gerçekten ölümsüzdür.
Sadece Zagor değil, şu anda bu yazıyı okuyan, canlı olan her insan ölümsüzdür. Öleceğini garanti edemezsiniz. Ölene kadar ölümsüzlük iddiasını korur. Eğer ölürse ölümsüz olmadığı anlaşılır ancak şu anda bu kanıya varmak imkansızdır. Aslında anlatmak istediğim bu tür bir ölümsüzlük değil. Gerçekten ölmemekten bahsediyorum. Hiçbir zaman ölmeyecek olmaktan. Zagor hiçbir zaman ölmeyecek bir ölümsüzdür.
Belki yaratıcısı Ferri’nin bile aklına gelmemiş olabilir Zagor’un gerçekten ölümsüz olabileceği. Hatta Zagor'un dostları ve dahi kendisi bile bilmiyordur ölümsüz olduğunu. Bunu anlayabilmek için olayların içinden sıyrılıp tepeden bakmak kâfi aslında. Bakın tüm maceralarına; hiçbirinde ölümsüzlüğüne halel getirecek bir kanıt bulamazsınız. Aksine, babasıyla görüşmek üzere öte dünya benzeri mistik bir yolculuğa çıktığı, renkli basılan “Gökkuşağı Köprüsü” macerasında; Zagor, bilekleri kesilip öldüğü halde, ilahi bir güçle (Manitu, Allah, Büyücüler vs vs) tekrar canlanmış neticede ölmemiştir. Onun dışında, sürekli yaralanması, bayılması, kanının akması, Kızılderililere ilah (tanrı) numarası yapıp, dumanlar eşliğinde belirmesi vb hiçbir gerekçe onun ölümsüz olmadığını kanıtlamaz. Tersine tüm bunların açıklamasını düşündüğümüzde Zagor’un gerçekten ölümsüz olduğunu bir kez daha idrak edebiliriz. Zagor ölümsüz olduğu için binbir çeşit macerasındaki binbir çeşit düşmanının elinden kurtulabilmiştir.
“Hocam manyak mısın nesin, böyle kanıt mı olur” dediğinizi duyar gibiyim. Sensin lan manyak!
Salı, Eylül 25, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
yine çok güzel bir yazı olmuş tebrikler. vallahi bağımlılık yaptınız.
güzel yazı olmuş yine. teşekkürler.
ben de sizlere teşekkür ederim efenim. üşenmeyip tebrik ettiğiniz için.
hacı açıkçası benim de kafam yattı bu işe, olur o iş. doğrudur yani ölümsüzlük olayı...
Aklıselim yavaş yavaş da olsa kazanıyor işte. teşekkürler efenim.
Değerli Sıtkı Sıyrıl,
Uzun zamandır keyifle okuyorum sizi ama bu ilk yazışım (galiba... emin değilim... bütün sayfalardaki yorumlarda adımı aramak da zor geliyor şimdi... amaaan... neyse yahu).
Sormak istediğim şu: Zagor'un sözü bu! hiç kitap olarak yayınlandı mı? Cidden soruyorum. Yoksa sadece sanal alemde mi yayinda?
Aşkın Bey,
Yazılar sadece bu blogda yayınlanmakta... Yorumlar için teşekkürler. Biz de sizi severek izliyoruz.
Selamlar...
Yorum Gönder